Duyu Bütünleme

Duyu bütünleme bireyin vücudunu etkin bir şekilde kullanabilmesi için vücudunda ve çevresinden gelen duyu uyaranlarını alması, organize etmesi ve yorumlaması sonrasında uygun cevabı oluşturmasını sağlayan nörolojik bir süreçtir.

Duyu bütünleme teorisi beyin ve davranış arasındaki ilişkiye dayanmaktadır. Öğrenme, hareket ve çevreden gelen duyusal uyaranın algılanması ve işlemlenmesi yeteneğine ve duyusal uyaranın davranışı planlama ve organize etmede kullanılmasına bağlıdır. Duyusal işlemleme yeteneğinde azalma olan bir bireyde uygun zaman ve mekanda uygun hareketin ortaya çıkmasında da zorluklar görülecektir.

Duyu bütünleme bozukluğu (DBB), kişinin günlük yaşamını devam ettirebilmesi için çevresinden ve kendi vücudundan gelen duyuları gerektiği gibi kullanıp uygun cevabı oluşturamama, gelen duyuları ayırt edememe, haraketleri planlayamama ya da vücudun duruş şeklini koruyamama ile sonuçlanabilen bir süreçtir.

Duyu bütünleme bozuklukları;

  1. Proprioception: Proprioception, beynin ve bedenin farklı parçalarının birbirine ve ortama kıyasla nerede konumlandığını ve nasıl hareket ettiğini bilmesini sağlayan duyudur.
  2. Vestibüler: Vestibüler duyu ya da hareket ve denge duyusu, bize baş ve vücut pozisyonu hakkında bilgi verir. Vestibüler duyu; yürürken, otururken ya da ayakta dururken yer çekimine karşı dik durabilmemizi(kalmamızı) sağlar.
  3. İnteroception: İç organlarımızdan gelen hisle alakalıdır. Acıkma, susamışlık hissi, tuvaletinin geldiğini hissetme, uykunun geldiğini hissetme gibi günlük yaşamdaki birçok hayatsal faaliyetin anlamlandırılmasını sağlar.
  4. Koku: Çevremizdeki kokuları ayırt edip algılamamızı sağlayan duyumuzdur. Anne karnında ilk gelişen ve beyinde filtrelenmeden işlemlenen tek duyumuzdur.
  5. Tat: Tat duyusu ağız içerisindeki kimyasal maddelerin , duyusal organlar tarafından algılanması ile beyinde tanımlanan ve bizim beslenme sürecimizi düzenleyip yönlendiren duyumuzdur.
  6. Görme: Çevremizdeki nesnelerin yerini, ayrıntılarını, renklerini, yönlerini, birbirlerine ve bize göre olan konumlarını anlamamızı sağlayan duyumuzdur.
  7. İşitme: İşitme veya duyma, canlıların etraflarında oluşan sesleri işitme organları vasıtasıyla algılamasıdır.
  8. Dokunma (taktil): Deride bulunur, vücudun en büyük organıdır. Dokunma, basınç ve ağrı seviyesiyle ilişkilidir ve bu suretle ısıyı (sıcak ve soğuğu) ayırt etmemize yardımcı olur. Dokunma sosyal gelişimin önemli bir parçasıdır.

Çocuğunuzun Ergoterapi ve Duyu Bütünlemeye İhtiyacı Olduğunu Nasıl Anlarsınız?

Bu belirtilerden bir veya birkaçının çocuğunuzda olduğunu düşünüyorsanız bir ergoterapistten destek alabilirsiniz.

Erken Dönemde Duyusal Stratejiler Kullanmak Neden Önemlidir?

Son dönemlerde bir çok çocukta duyusal işlemle problemleri olduğunu görebiliyoruz. Erken dönemlerde onlara bazı fırsatlar sunmak bu problemlerin oluşmasını veya günlük yaşama katılımı etkileyecek boyutlara ulaşmasını engelleyecektir.

Biz ergoterapistlerin her zaman en temel amacı günlük yaşam aktivitelerine bağımsız katılımı artırmak olmuştur. Çocuklar için çoğu zaman en temel aktivitelerin başında oyun gelmektedir.

Duyusal işlemleme problemi yaşayan bir çocuk birçok farklı sebeple oyuna katılımda kısıtlılık yaşayabilmektedir. Oyun çocuğun duyusal, duygusal, fiziksel, sosyal, psikolojik, bilişsel gelişimini doğrudan etkilemektedir. İşte bu yüzden oyunun çocuklar için önemi tartışılmaz bir etkiye sahiptir.

Duyusal olmayan bir oyun olmadığını hepimiz biliyoruz ancak her çocuk farklıdır ve çocukların bireysel farklılıkları- ihtiyaçları ile nasıl oyun oynadıkları okupasyonel performansı açığa çıkarır. Bu durumda her çocuk ile oynanacak duyusal oyunlar birbirinden farklıdır ve bu konuda çocuğun duyusal profiline uygun aktivite ve çevre düzenlemesi ile katılımını artırabilmektir mümkündür.

Bu sebeple erken dönemde çocuğunuzda duyusal işlemleyi destekleyecek bir program oluşturması için bir ergoterapiste danışabilirsiniz.